11 Şubat 2014 Salı

Neden Mutlu Değiliz?


Tolstoy’a, “Nasıl mutlu olursunuz?” diye sorduklarında şu cevabı vermiş:

Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarıma ise hiç üzülmeyerek.”
Oysa bizler mutluluğu, sahip olmak için uğraş verdiğimiz şeylere bağlayarak beklemez miyiz?
Kendimizi mutsuz etmek için ne varsa yapıyoruz.Sonrada Mutluluğu bunların arasında aramıyormuyuz?
“İstediğim gibi bir ev aldığımda çok mutlu olurum.”
“Kırmızı bir arabam olunca mutluluktan mutlu olacağım.”
“Bir çocuğumuz olunca mutluluğu yakalayacağız.” demiyormuz



Sadece bu örnekler bile mutlu olmayı,beklentilere bağladığımızı göstermeye yeterde artar bile O nedenle bir türlü kendimizi mutlu hissedemiyoruz. Mutsuz olmaktan dert yanıyoruz.

Hayat herkese aynı şansı tanımıyor ve herkese eşit imakanlar sunmuyor ne yazıkki, Kiminin parası çok, kiminin yok. Kiminin güzel bir ailesi var, kimi hayata başlarken daha anne veya babadan yoksun. Kimine gümüş tepsilerle olanaklar sunulurken, kimi her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak elde ediyor.

Peki, bizler nasıl mutlu olacağız? Bence Tolstoy’un dediği gibi yaparsak belki…
Bağırıp çağırmayı, stres yapmayı, kaba davranmayı, önyargılı olmayı, hüzünlenmeyi eleştirmeyi, hep kötü şeyler beklemeyi alışkanlık haline getirmişiz, iyimserlikleri raflara kaldırmış, dolaplara saklamışız…

Asık suratla yaşamayı tercih ediyoruz, basit bir gülümsemeyi kendimize ve çevremizdekilere çok görüyoruz.

Geçmişle ilgili aklımıza hep yaşanan köyü şeyleri getiriyoruz. Yaşanan güzellikler nedense aklımıza getirmiyoruz.

Olumsuzluk üretilen meclisleri terk edip kalmak yerine, orada oturup onları dinlemeyi tercih ediyoruz.

Hep oturuyoruz, hep daracık evlere ve ofislere sıkışmış kalmışız. Aklımıza doğaya çıkmak, bir akşam yürüyüşü yapmak nedense gelmiyor.

Birilerinin evine gittiğimizde kendi evimizle onun evini karşılaştırıyoruz. Ya ne güzel bak gezmeye gitmişsin stresini atsana… Hayır! Kendi evimizdeki eksiklikler kafamıza takılıyor. Evimizdeki fazlalıkları nedense kafaya takmıyoruz…

Kendimizi çoğu zaman salıveriyoruz kendimize bakmıyoruz. Daha sonra aynanın karşısına geçip ne kadar çirkin birisiyim diyoruz

Elimizdekinin değerini bilerek, sahip olamadıklarımıza üzülmeden şükrederek! Çünkü hayat, elimizde olmayanlara hayıflanıp, üzülecek kadar uzun değil malesefki aslında çok kısa metrajlı bir filimden farkı yok...

Mutluluğu sadece beklentilere bağlamayarak, şükretmemiz gereken pek çok şeye sahip olduğumuzu fark ederek mutlu olabileceğimizi düşünüyorum

Ölümcül bir hastalığımız yoksa, aç ve açıkta değilsek, aile bireylerimizle hep berabersek şükretmemiz gerekmez mi?


Allah aşkına varsın büyük bir bolluk içinde olmayalım,mükemmel ev eşyalarımız,son model arabamız,akılı evlerimiz olmasın, Olanla yetinmeyi ve mutlu olmayı bilmeliyiz,hep arkamızdakilere bakarak halimize şükretmek gerekmez mi?. Aksi halde hiçbir zaman mutlu olamayız. Çünkü insanın ihtiyaçları sonsuzdur. Her sahip olunandan sonra yeni bir istek daha çıkıyor ortaya. Mutluluğu bunlara bağlamanın doğru olmadığını düşünürsek mutlu olabiliriz.


Bu nedenle hayatımızda sahip olduğumuz ne varsa, ona önem verelim, bize yaşattığı her duyguya minnet duyalım. Hedef hep Olmayanın yasını tutmak yerine, olanın varlığı ile sevinelim,bununla birlikte birbirimizi karşılık beklemeden sevelim.






Saygılarımla


Hüseyin AYHAN














Hiç yorum yok:

SEN